kbl.gif (846 bytes)

GENÇ NET

kbr.gif (847 bytes)

PÜF NOKTALARI

EMAİL

ZİYARETÇİ DEFTERİ YAZ / DEFTERİ OKU

EMAİL

 

Satın Alma

 

Alacağım bilgisayarın modelinin 6-7 ayda bir eskimesi, hep daha iyi modellerin daha ucuza çıkması canımı sıkıyor. En son MMX'lerin de çıktığını duydum. Bu upgrade işini en ucuza kurtarmak için neler yapmalıyım?

BİZİ PC'mizin modelini yenilemeye iten birkaç faktör var. Birincisi kişisel tercihlerimiz; bazen elimizdeki donanım ve yazılımlar işimizi görmeye yeterliyken, hep daha güçlüsünü, daha lüksünü istiyoruz ve bir süre sonra lüks, ihtiyaç halini alıyor. İkincisi, yeni teknolojilerle bilgisayarların kullanım alanlarının genişlemesi ve ihtiyaçların gerçekten artması. Örneğin Internet altyapımızın kurulması ile birlikte Internet'te erişir olduk, çeşitli Web sitelerinden onlarca shareware program çektik, sabit diskimizde neredeyse yer kalmadı. Bu arada bilgisayarlar video oynatma cihazları ile yarışmaya başladı, bunun üzerine güçlü işlemci ve MPEG özelliğine sahip görüntü kartları arar olduk. Örnekler çoğaltılabilir, biz sadede gelip, ilerdeki upgrade masraflarından en ucuz nasıl kurtulacağınız konusunda bir iki noktaya değinelim. Upgrade masraflarını azaltmanın en iyi yolu, alacağınız PC'de ileride yapacağınız değişiklikleri minimumda tutmaktır. Örneğin yeni anakartlardaki işlemci soketleri (ZIF 7), Pentium 200'e kadar destekliyor ve biliyorsunuz Intel, Pentium serisinde 200 MHz'den daha hızlı işlemci üretmeyecek. Elbette bu, işlemci teknolojisinin durduğu anlamına gelmiyor. Intel'in server pazarı için sunduğu ve gerçek performansını Windows NT ile gösteren Pentium Pro daha çok orta ve büyük ölçekli iş yerlerine hitap ediyor. Ortalama kullanıcılar içinse Pentium MMX işlemciler piyasaya sürüldü. Bugün Pentium tabanlı yeni bir bilgisayar alırken yapılacak en akıllıca iş, anakartının MMX uyumlu olmasını istemek. MMX ve normal Pentium işlemcilerin bacak sayısı aynı, yani aynı sokete takılabiliyor. Ancak voltajları farklı olduğu için standart anakartlarda kullanılamıyor. Bu denenirse anakart veya işlemci yanabiliyor. Anakartınızı MMX uyumlu seçmek, gelecekte - özellikle de MMX işlemci fiyatları düştüğünde - sadece işlemci terfisi ile bilgisayarınızın konfigürasyonunu yükseltebileceğiniz anlamını taşıyor. Dikkat edilecek ikinci faktör, PC'nizdeki tüm aygıtların modüler olması. Örneğin, anakartla bütünleşik ekran kartları bir ara moda oldu; bunların belleği genelde en fazla 2 MB'a kadar yükseltiliyor. Yeni teknolojilere, üstün özelliklere sahip ekran kartları çıktığında almak isterseniz eskisini satma veya başka bir PC'de kullanma olanağınız kalmıyor. Ayrıca anakart üzerine takacağınız ikinci bir ekran kartı sorun çıkarabilir. Aynı şey, anakartlarla bütünleşik kimi modemler ve ses kartları için de geçerli.

MMX işlemciler ne işime yarayacak? Yeni alacağım sistemde mutlaka MMX işlemci olsun mu?

INTEL MMX teknolojisi, Pentium serisinin devamı niteliğinde bir işlemci serisinin kullandığı teknolojiye verilen ad. Özellikle multimedia uygulamalarında yüksek performans sağlıyor. Bu performans artışı, MMX işlemcilere 57 talimattan oluşan bir talimat seti eklenerek sağlandı. Öte yandan bu talimat setine karşılık gelen kodlar bugüne kadar çıkmış uygulamalarda yok. Bu yüzden yazılım üreticileri, söz konusu kodların eklendiği MMX uyumlu yazılım sürümlerini çıkarmaya başlayacak. Yapılan testlerde (bkz. PC World Türkiye, Ocak 97 ve Şubat 97 sayıları) MMX uyumlu yazılımlarda MMX işlemcinin ortalama %60-70 performans artışı sağladığı görülüyor. Intel, standart uygulamalarda da %15-20 gibi önemli bir performans artışı sağlandığını ileri sürse de, ABD'de ilk çıkan MMX işlemcili sistemlerde yapılan testler, standart uygulamalarda, standart Pentiumlara göre performans artışının %1 ile %8 arasında değiştiğini gösteriyor. Kısacası, MMX uyumlu yazılımları beklemekte fayda var. Bu uygulamaların sağlayacağı %60-70'lik performans artışı, MMX işlemciler için verilecek ilave 150-200 $'lık farka değecektir. Bu yüzden, şimdi MMX işlemcili bir PC'ye ilave 150-200 $ ödemeyi göze alamıyorsanız bile, yukarıda belirttiğimiz gibi anakartınız mutlaka MMX uyumlu olsun. İleride yapacağınız basit bir işlemci terfisiyle - eski işlemcinizi de satarak - PC'nizi MMX'e terfi edebilirsiniz.

Çalışmalarımda çok yüksek performansa ihtiyaç duymam sebebiyle, Pentium Pro tabanlı bir PC almayı düşünüyorum. Bazı durumlarda Pentium Pro'nun yavaş kaldığı doğru mu?

EĞER sadece 32-bit uygulamalar çalıştıracaksanız, Pentium Pro işlemcisi aradığınız yüksek performansı sağlayacaktır. Ancak Pentium Pro'nun 16-bit uygulamaları yavaş çalıştırdığı bilinmektedir. Beklentilere ve ön incelemelere göre Intel, Klamath adlı bir sonraki kuşak işlemcisinde, Pentium Pro'nun bu zayıflığını gidermektedir. Ayrıca Klamath'ta MMX desteği bulunacaktır. Eğer Pentium Pro'nun 16-bit performansından endişeleniyor veya MMX desteği arıyorsanız, Klamath'ı beklemeyi düşünebilirsiniz. Birkaç ay içinde Klamath'ın 233 MHz'lik ilk versiyonunun çıkacağı, onu 266 MHz'lik versiyonun izleyeceği söylenmektedir.

Yeni alacağım bilgisayarın ATX yapısında olmasını seçersem ne kazanırım veya ne kaybederim?

ATX, anakart mekaniğine dair Intel'in hazırladığı bir spesifikasyondur. Eskiden beri kullanılan Baby-AT standardındaki bazı problemleri gidermek üzere tasarlanmıştır. Baby-AT anakartlarda güç kaynağı bellek yuvalarına erişmeyi zorlaştırabilir, işlemci soketi de genişleme yuvalarına uzun bir kartın takılmasını engelleyebilir. ATX anakartlarda bu sorunlar giderilmiştir.Baby-AT ve ATX anakartların boyutları yaklaşık aynıdır, ama anakart üzerindeki bileşenlerin yeri farklıdır. ATX tasarımı, tüm anakartın tek bir fan ünitesiyle soğutulmasına imkan tanır. Giriş çıkış konnektörleri anakart üzerine entegre edildiği için, daha az sayıda kablo bağlantısı gerekir ve kasanın içi daha düzenli görünür. Ancak ATX anakartlar standart kasalarla uyumsuzdur, daha pahalı olan ATX kasalara yerleştirilmeleri gerekir.Anakart ve sistem üreticilerinin ATX standardını benimseyeceği tahmin edilmektedir, fakat bu henüz kesinlik kazanmamıştır. Bu konuda görüşlerini aldığımız Karma firması yetkilileri, anakartta 200 $ kasada 100 $ civarında fiyat farkı bulunduğunu, ATX'in herhangi bir soruna yol açmadığını, yeni bir teknoloji olduğu için satışının yavaş gittiğini belirttiler.Teknik açıdan ATX'in daha iyi bir tasarım olduğu bir gerçek. Ancak standart tipte bir PC almanız durumunda, bu nedenle bir uyumsuzluk problemiyle karşılaşacağınız da söylenemez.

Universal Serial Bus nedir, gerekli midir?

UNIVERSAL Serial Bus (USB), PC'lere çevre birimlerini bağlarken yaşanan karışıklıklara son verecek bir arabirim tanımlıyor. USB'nin yaklaşımı, hiç bir çevre birimin kasa içine monte edilmemesi. Klavyeden monitöre, modemden yazıcıya her türlü cihaz zincirleme olarak USB yuvalarına bağlanıyor. Bağlanabilen cihaz sayısının sınırı 127. Bağlantı yapıldıktan sonra cihazın sistem tarafından tanınması ve sistem kaynaklarının ayrılması otomatik, yani USB gerçek bir tak-çalıştır sistemi. Hızlı ve yavaş cihazların bağlanması için ayrı USB yuvaları tasarlanmış, çok yüksek hız gerektiren cihazlar için de Microsoft FireWire adlı bir spesifikasyon geliştiriyor. Compaq, Digital, IBM, Intel, Microsoft, NEC ve Northern Telecom firmalarının işbirliğiyle hazırlanan USB, 300'den fazla üretici firma tarafından destekleniyor. Intel'in 430HX ve 430VX yonga setlerinde USB desteği şimdiden mevcut. Windows 95'in gelecek versiyonlarında da USB için gerekli sürücüler bulunacak. Ancak henüz USB uyumlu çevre birimleri piyasada görülmeye başlamadı. USB yuvalarına sahip PC sayısı fazla değil. Şu an için pratikte bir yararı olmasa da, bir iki yıl içinde yaygınlaşacağını varsayarsak, yeni alınacak bir PC'de USB desteği bulunmasında bir zarar görülmüyor.

Accelerated Graphics Port nedir, gerekli midir?

BUGÜN kullandığımız ekran kartları PCI veriyolu üzerinden saniyede en fazla 133 megabyte veri aktarabiliyor. Accelerated Graphics Port (AGP), grafik yongalarını doğrudan sistem belleğine bağlayarak, saniyede 533 megabyte aktarabilecek yeni bir grafik veriyolu. AGP arabirimine sahip yeni kuşak ev PC'lerinin, 1997 sonlarında piyasaya çıkacağı tahmin ediliyor. Bu PC'lerde 3 boyutlu grafik ve yüksek kaliteli MPEG-2 video gösterim yetenekleri bulunacağı belirtiliyor. AGP, grafik yongalarının sistem belleğine yüksek hızda erişmesini mümkün kılıyor. 3 boyutlu grafikler için gerekli verinin sistem belleğinde saklanması sayesinde, pahalı ekran belleklerine gerek kalmayacak. MPEG-2 verisi yazılım yoluyla çözülürken AGP üzerinden aktarılacağı için de PCI veriyoluna bir yük binmeyecek. Microsoft'un AGP desteğine sahip Windows 95 versiyonunu 1997'nin ilk çeyreğinde, DirectDraw sürücüsünü de ikinci çeyrekte piyasaya sunması bekleniyor. Windows NT versiyonu için ise henüz bir tarih açıklanmadı. Fakat AGP ile ilgili bazı endişeler de yok değil: AGP uyumlu grafik yongaları, 3 boyutlu çizimler sırasında sistem belleğine erişerek, bellek veriyoluna yük bindirmiş olacak. Saniyede 800 megabyte hızında veri aktarılması gerekebileceği tahmin ediliyor. Ancak bugünkü çoğu PC'nin sistem bellek hızı 200 ile 300 megabyte/saniye ile sınırlı. Bu nedenle AGP ile bile tam ekran boyunda video gösterimi mümkün olmayabilir, ya da daha kötüsü sistem performansı bundan olumsuz yönde etkilenebilir. Saniyede 800 megabyte/saniye veri transfer hızı için Senkron DRAM veya Rambus DRAM gibi yüksek hızlı bellek birimlerinin kullanılması gerekecektir. Sonuç olarak, AGP'nin vaat ettiği performansı ekonomik olarak sunup sunamayacağı şimdilik belirsiz durumda.

Bir CD-ROM sürücü almak istiyorum. 16 hızlı sürücülerin bile çıktığını duydum. Bunlar gerçekten söylenildikleri kadar hızlı mı? Hızı kendim nasıl ölçebilirim?

GÜNÜMÜZ CD-ROM sürücülerinin erişim hızları olmasa bile transfer hızları sabit disklere yaklaştı. Yani ilk okuma ve dosya bulma süreleri yeterince gelişmedi, ancak dosya kopyalama ve program yükleme gibi işlemlerde sabit diskler kadar iyi sonuçlar verebiliyorlar. Özellikle de CD'den çalıştırılan oyunlarda ve video CD'lerde yüksek performans sağlıyorlar. CD sürücü üreticileri, hız değerlerini verirken genelde bir CD'nin en dışındaki izler üzerinde sağlanan hızları kastederler. Yani, 16 hızlı bir sürücü, diskin iç bölümündeki izleri daha yavaş okuyabilir. Bu durumda bir CD sürücünün gerçek hızını, çeşitli yerlerindeki dosyaların okuma hızlarının ortalaması ile bulabiliriz. Piyasadaki bazı CD sürücülerin kutularında lineer hızın sabit tutulduğu ileri sürülse de denemeden karar verilmemelidir. Bazı firmalar bunu kabul etmekte ve 16 hızlı CD sürücülerinin iç okuma hızlarının en fazla 12 hızlı seviyesine düştüğünü ileri sürmektedir. Bazı 16 hızlı CD sürücülerde iç hızların 4 hızlı seviyesine kadar düştüğü de gözlenmiştir. Aldığınız CD sürücünün ortalama hızını bulmak için basit bir test programı kullanabilirsiniz. Örneğin, geçen ay tanıttığımız ve PC World Online'a koyduğumuz Michael's Disk Benchmark 95 adlı shareware program bu iş için idealdir. Bu programla birlikte içi en az 20 MB'lık 15-20 dosya ile dolu bir CD kullanır ve tüm dosyaların sağladığı hızların ortalamasını alırsanız gerçeğe çok yakın sonuçlar elde edebilirsiniz. Bu iş için, içinde 15-20 AVI dosyası bulunan CD'ler idealdir.

Nasıl bir monitör satın almalıyım?

MONİTÖR, yeni bir sistemin en pahalı parçası olabilir. Bir PC ile çalışırken en çok etkileşimde bulunduğunuz parça monitör olduğu için dikkatle seçilmesi, amaca uygun olması gerekir. Öncelikle hangi ekran ebatının size uygun olduğunu belirleyin. Tabii ki, ne kadar büyükse o kadar iyi. Ancak boyut büyüdükçe fiyat katlanarak artar. 14-15 inçlik bir monitör 150-500 $, 17 inçlik bir monitör 600-1000 $, 21 inçlik monitör 1300-3000 $ arasındadır. Monitörlerin çözünürlüğü de çok önemlidir. Kullanım amacınıza ve seçtiğiniz ekran ebatına bağlı olarak ihtiyacınız olan çözünürlükleri desteklemelidir. 14-15 inçlik bir monitörde 1024x768 çözünürlük desteklenmeli ve bu çözünürlükte ekrandaki objeler net görülebilmelidir. Ayrıca, sürekli çalışacağınız çözünürlükte ekran tazelenme hızı minimum 60 MHz olmalıdır; hatta VESA ve Avrupa standartlarında sırasıyla 75 ve 85 MHz önerilmektedir (yüksek tazelenme hızına sahip monitörler daha pahalı olur). Yüksek çözünürlüklerde monitörün ' non-interlaced' olup olmadığı da kontrol edilmelidir. Bu teknik terimi şöyle açıklayabiliriz: 1024x768 çözünürlükte,ekranınızdaki görüntü 768 satırdan (çizgiden) oluşur. Monitörün gücü bunun hepsini aynı anda göstermeye yetmez. Bu yüzden, birer atlayarak önce bir yarısını, sonra öbür yarısını gösterir. Bu işlem tek seferde yapılıyorsa aradaki değişimi gözümüz hissetmez, yani monitör ' non-interlaced'dir. ' Interlaced' monitörlerde bu değişim hissedilir bir titreme etkisi yaratır. Bütün bunlar bir monitör alırken ilk dikkat edilecek noktalardır. Ancak, satın alma sırasında çok titiz ve detaylı bir inceleme de yapılabilir. Böyle bir incelemenin nasıl yapılacağını aşağıdaki soruya verilen cevapta bulabilirsiniz.

Grafik işi ile uğraşıyorum. Monitör benim için çok önemli. Monitör alırken en iyisini nasıl seçebilirim?

ÖNCELİKLE, alacağınız monitörün yukarıdaki tanımlara uyup uymadığını kontrol edin. Bu detaylar monitörün broşüründe yazar, ancak monitörü çalıştırıp isteklerinize uyup uymadığını görerek kontrol etmeniz de gerekir. Monitörün kaliteli olduğuna deneyerek karar verseniz bile, satıcı size detaylı bir inceleme fırsatı verebilirse aşağıdaki ince noktaları da gözden geçirebilir, bir anlamda kendi testinizi yapabilirsiniz:u Öncelikle mönitörü çalıştırıp ısınması için en az 10 dakika bekleyin. Monitörün arkasından yayılan ısı renkli TV'nin yaydığından fazla olmamalıdır. Bazı monitörlerde ısıyı düşürmek için fan da bulunabilir. Sonra parlaklığı (brightness) ayarlayarak ekranın aydınlatılmış kısmının aydınlatılmamış kenarlarla aynı parlaklıkta olmasını sağlayın. Kontrastı makul bir seviyeye yükseltin. Son olarak ekrandaki parlamayı gözünüzü almayacak seviyeye getirin. Şimdi aşağıdakileri kontrol edebilirsiniz:u Monitörün elektron tabancası ekranın ortasına ve köşelerine odaklanmış olmalıdır. Özellikle köşelerde sorun olabilir. Ekranın merkezine ve köşelerine koyu bir zemin üzerine parlak (açık) renkli bir metin konumlandırın. Harfler her yerde okunaklı olmalı, ekranın köşelerinde pikseller birbirine girmemelidir. Özellikle küçük ' e' ve ' m' harfleri her yerde okunabilmelidir.u Siyah zemin üzerinde beyaz çizgiler çizerek yakından bakın. Beyaz çizgiler kenarlara doğru da beyaz olmalıdır. Çizgiler boyunca başka renkli bir bant varsa, karakterler gibi küçük nesnelerin renk değeri kötü olabilir. Böyle bir renk bantı olsa bile, monitör, broşüründe belirtilen şartlara uyuyor olabilir. Farklı ve belirgin renk bantları varsa büyük olasıkla uymuyordur. Ancak hafif renk kırılmaları (girişimleri) hemen hemen her monitörde vardır.u Ekranda düz kenarlı bir görüntünün üzerine, cetvel gibi düz kenarlı bir nesne koyarak görüntü kenarlarının gerçekten düz olup olmadığınıkontrol edin. Çizgiler içbükey veya dışbükey olmamalıdır. Bazı monitörlerde sol ve sağ kenarlardaki bükeyliği düzeltmek için bir düğme bulunur. Monitörünüzün bu ayara sahip olması önerilir.u Sabit boyutlu bir nesneyi (örneğin küçük bir pencere) ekranın çeşitli yerlerine götürüp genişlik ve yüksekliğini ölçün. Boyutları ekranın farklı alanlarında ciddi değişiklikler göstermemelidir. u Ekranda arı kırmızı, yeşil ve mavi renkli alanlar yaratın (Windows'un Paint programını kullanabilirsiniz). Ekranın her yerinde renk aynı olmalıdır. u Tamamen beyaz bir sayfa görüntüleyin. Parlaklık her yerde aynı olmalı, renk değişiklikleri bulunmamalıdır.u Ekranda harelenme olmamalıdır. Bu, monitör ebatına ve kullanılan çözünürlüğe bağlı olarak değişebilir. Arka planda ve görüntünün yumuşak bölgelerinde rahatsız edici kontur çizgileri oluşmamalıdır.

Ben de bugünlerde bir modem alıp Internet'e bağlanmak istiyorum. Alacağım modemin hızı nasıl olsun? Ayrıca harici modem almanın avantajları var mı?

YENİ bir modem alacaksanız artık 28.8 kbps'nin altını önermeyiz. Bazıları, Türkiye telefon altyapısının 33.6 kbps modemlerden tam performans yararlanmaya olanak tanımadığını ileri sürüyorlar, ancak göz ardı edilmemesi gereken birkaç nokta var. Modemle Internet'e bağlandığınız an, Windows 95 o anki bağlantı hızınızı gösteren bir diyalog kutusu ekrana getirir. Telefon hatlarındaki parazitler nedeniyle, her zaman modeminizin ideal hızına erişmeniz mümkün değildir. Üstelik bağlantı süresince de hatlardaki parazitler nedeniyle hız değişebilir. Kaliteli bir 14.4 kbps modemle yaptığımız denemelerde, her zaman 14.4 kbps ile bağlanabildiğimizi gözlerken, aynı modemin 28.8 kbps'lik modelinde, genelde 28.8 kbps'nin altında (ortalama 21.6 kbps) bağlantı kurabildik. 33.6 kbps modemlerde de 28.8 kbps'nin üzerine nadiren çıkıldığını gördük, ama 28.8 kbps hızla bağlantı oranı, 28.8 kbps'lik modeme göre çok daha fazlaydı. Kısacası, 28.8 kbps, Türkiye şartlarına göre yeterli. Öte yandan, ISS'nize Internet erişim saati başına para ödediğinizi düşünürsek, 33.6 kbps modemler ödeyeceğiniz farkı uzun sürede de olsa amorti edecektir. US Robotics, Rockwell gibi firmaların yeni geliştirdiği ve 33.6 kbps modemlerin yazılımla 56 kbps'ye yükseltilmesini sağlayan teknoloji ise kısa vadede fazla avantaj sağlamıyor. Bu hızlara erişebilmeniz için, öncelikle ISS'nizin de altyapısını 56 kbps'ye göre upgrade etmesi gerekli. Şu anda bazı ISS'lerin bu yönde girişimleri olduğunu duyduk, ancak henüz deneyip görme olanağı bulamadık.Harici modemlerin avantajı, her yere taşınabilmesi ve bilgisayarınızın seri portuna bağlanabilmesidir. Yani, bir anlamda konfigürasyonu daha kolaydır. Buna karşılık harici modem daha pahalıdır.

İşlemci / Anakart

Pentium anakartlarda Triton yonga seti bulunmasını tavsiye ediyorlar. İlanlardaTriton I, Triton II ve Triton III ifadeleri görüyorum. Hangisi daha iyidir?

INTEL'İN 1995'te piyasaya sunduğu Triton (430FX) PCI yonga seti, diğer yonga setlerine göre %15 performans artışı sağlayarak popülerlik kazanmıştı. 1996'da Triton'un devamı niteliğinde iki yonga seti daha duyuruldu: 430HX ve 430VX adlı yonga setleri. Bu ürünlerden Triton II ve Triton III olarak söz edilmekle birlikte, Intel'e göre bu doğru bir kullanım değildir.HX ve FX yonga setleri EDO RAM tipindeki belleği destekler, ancak HX yonga setinin bellek erişim hızı FX yonga setinden daha yüksektir. Bellek erişim hızı, arka arkaya yapılan okumaların gerektirdiği saat çevrim sayısına göre hesaplanabilir. FX yonga setinde dört okuma için sırasıyla 7-2-2-2 saat çevrimi gerekir. HX'te ise bu değerler 5-2-2-2'dir. HX ile FX arasındaki %15'lik performans farkı, pratikte sisteme daha düşük olarak yansır, çünkü bellek işlemlerinin bir kısmı EDO RAM yerine önbellekte gerçekleşir. HX ve FX'in önbelleğe erişim hızları aynıdır (3-1-1-1). Buna karşın, sistemde 64 MB'tan fazla RAM bulunuyorsa HX çok daha yüksek bir performans verecektir. Çünkü FX yonga seti 64 MB'ın üzerindeki belleğe önbellekleme uygulayamaz. VX yonga setinin EDO RAM'e erişim hızı 6-2-2-2'dir, yani bu bellekle FX ile HX arasında bir performansa sahiptir. Ancak VX, yeni bir RAM teknolojisi olan Senkron DRAM (SDRAM) desteği sunmaktadır. SDRAM'e 7-1-1-1 saat çevrimleriyle erişebildiği için, bu tip bellekle kullanılması halinde HX'ten biraz daha iyi performans verebilmektedir.HX ve VX yonga setleri, Concurrent PCI özelliğini destekler. Bu sayede birden fazla bus master kart aynı anda belleğe erişebilir ve verim artışı sağlanır. HX yonga seti ayrıca USB (Universal Serial Bus), hata düzeltmeli bellek (ECC), birden fazla işlemci ve dört SIMM bankası desteğine sahiptir. VX'te ise sadece USBdesteği bulunur. VX yonga seti, ev pazarına yönelik daha ekonomik bir çözüm olarak tasarlanmıştır. Eğer bütçenizi aşmıyorsa, HX yonga setini temel alan bir Pentium PC almak daha avantajlı görülüyor.

SIMM, DIMM, FPMRAM, EDORAM, BEDORAM, DRAM, SDRAM, SRAM belleklerin farkı nedir?

SIMM ve DIMM, belleğin tipini değil sadece paketlenme biçimini ifade eder. Değişik tipte bellekler iki türde de paketlenebilir, ancak DIMM şu anda sadece SDRAM bellekler için kullanılmaktadır. Pentium anakartlara SIMM'lerin ikişer ikişer takılma zorunluluğu vardır. DIMM bellekler ise, 64 bit veriyoluna sahip oldukları için, anakarta tek başlarına takılabilirler. Macintosh sistemlerde uzun süredir kullanılan DIMM bellekler, SDRAM belleğin piyasaya çıkmasıyla birlikte PC'lerde de popüler olmaya başlamıştır.FPM (fast page mode) RAM, diğerlerine göre en eski ve basit bellek tipidir. Bugün 60ns ve 70ns erişim süreli FPM RAM bellekler piyasada bulunabilmektedir. Eğer anakart 66 MHz saat hızında çalışıyorsa, 60ns olanları kullanmak gerekir. Bu bellek tipine erişim 5-3-3-3 saat çevriminde gerçekleşir.EDO (extended data output) RAM, FPM RAM'den biraz farklı bir iç yapıya sahiptir ve işlemciye daha çabuk veri aktarabilir. 70ns, 60ns ve 50ns erişim süreli EDO RAM'ler bulunmaktadır. 70ns olanları tercih edilmemeli, anakart hızının 66 MHz olması halinde en az 60ns EDO RAM kullanılmalıdır. 50ns EDO RAM'in hızından faydalanmak için, Triton HX veya VX yonga setli anakartlar gereklidir. EDO RAM'e erişim hızı, HX yonga setiyle 5-2-2-2'dir.BEDO (burst extended data output) RAM, EDO RAM'in daha hızlı veri aktarabilen bir türüdür, ancak az sayıda yonga seti tarafından desteklenir. BEDO RAM'e en yüksek erişim hızı saat çevrimi cinsinden 5-1-1-1'dir. EDO RAM ve BEDO RAM, 66MHz'in üzerindeki saat hızlarında çalışmayabilir. 5-1-1-1 erişim hızıyla BEDO RAM ile aynı performansa sahip Senkron DRAM (SDRAM) bellek ise 100 MHz'e kadar saat hızlarını destekler. Yukarıda sayılanlar, dinamik bellek (DRAM) tipleridir. Dinamik belleğin içeriğini kaybetmemesi için sürekli tazelenmesi gerekir. Bu tazelemeye ihtiyaç duymayan statik bellek (SRAM) daha pahalıdır. RAM, 256K ve 512K gibi az miktarlarda, önbellek olarak kullanılmaktadır.

P54C, P55C, M1, M2, K5, K6 nedir?

BUNLAR çeşitli işlemcilerin kod adları. M1, Cyrix 6x86 işlemcisinin piyasaya çıkmadan öceki ismi. K5 ise NexGen'i bünyesine katan AMD firmasının pentium ayarındaki işlemcisi. M2 ve K6, bu iki firmanın MMX destekli olacağı bildirilen yeni kuşak işlemcileri. Intel'in işlemci kod adlarından bazıları ise şöyle: P5 - 5V Pentium, P54C - 3.3V Pentium, P55C - Pentium MMX, P6 - Pentium Pro. Klamath ve Deschutes ise Intel'in gelecek kuşak işlemcilerinin kod adları.

Sürekli bilgisayarın işlemcisini ' overclock' yaparak hızlandırmamak gerektiğini söylüyorsunuz. Ama Internet, bunu yapıp başarılı olduğunu söyleyenlerden geçilmiyor. Onlar mı yanılıyor, siz mi?

ÖNCEKİ sayılarımızda ' overclock'un, işlemciyi güvenli olarak çalışabileceğinden daha yüksek saat frekansında çalıştırmak olduğunu açıklamıştık. Pentium 75 işlemcinin, anakart üzerinde çeşitli jumper ayarları ile 100 MHz frekansında çalıştırılması buna örnek olarak gösterilebilir. Böylece benchmark testlerinde bile bilgisayarınız Pentium 100 performansında çalışıyor olarak görülebilir. Performansın bu şekilde arttığı doğrudur, çünkü işlemciye fazlası ile yüklenilerek aşırı güçte çalışması sağlanmıştır. Bu durumun, CPU veya anakartın yanmasından sistemin sık sık çökmesine veya takılmasına kadar pek çok sorun çıkaracağını da açıklamıştık.Internet'in bu durumun aksini söyleyenlerden geçilmediği doğru. ' Over-clocking' yöntemi ile işlemcilerini yüksek frekansta çalıştırdıklarını ve bir yılı aşkın süredir sistemlerinde bir arıza bulunmadığını ileri sürenler var. Ancak dikkat ederseniz, ' overclocking'in nasıl yapılacağı konusunda bilgi veren Web sitelerinin çoğunda hep şuna benzer bir not vardır: ' Burada anlatılanların yapılmasından kaynaklanabilecek sorunlardan sorumlu değiliz.' Tabii, ' overclocking'i önerenlerin çoğu bunu denemiş bireyler. Bir de bu yöntemi deneyenlerin ne ölçüde başarılı olduğunu araştıran ve bulgularını Web sayfalarında yayınlayanlar var. Örneğin www.dfw.net/~sdw/overc. html adresinde bulduğumuz araştırma sonuçları, 386'lardan Pentium 133'lere, Intel, Cyrix, AMD gibi işlemcileri içeriyor. 150 civarı PC'nin katıldığı bu araştırmaya göre, ' overclocking' yapılan işlemcilerden ikisi yanmış, sistemlerin 59'unda boot edememe durumu, 35'inde boot sonrası takılma ve çökmeler, 45'inde ara sıra takılmalar gözlenmiş. İşlemcisi doğru çalışıyor gibi görünen PC'lerde de bazı ilginç sonuçlar da elde edilmiş: Kimilerinde PCI ekran kartının yavaşladığı veya işe yaramaz duruma geldiği, kimisinin 3 ay düzgün çalışıp sonradan çökmelerin sıklaştığı, kimisinde performans artışının beklendiği kadar olmadığı belirlenmiş. Uzun sözün kısası, ' overclocking' yapıp performansınızı artırma olasılığı var. Ama bu olasılık, hiçbir zaman 200-700 $ arası fiyatlarla satılan işlemcinizi, hatta tüm sisteminizi tehlikeye atmaya değmez. ' Overclocking' yapmayı önermek, ' Ben arabamla ortalama 150 km/saat hız yapıp, İstanbul'dan Ankara'ya 3 saatte gittim. Çok çabuk oluyor, herkese öneririm' demeye benziyor.

Bilgisayarımın anakart kitapçığında, saat hızı ve çarpanı için jumper ayarları gösteriliyor. Bu ayarları nasıl yapmalıyım?

ANAKARTIN üzerindeki bu ayarlar işlemcinin tipine göre yapılmalıdır. Tabloda, farklı işlemcilere ait standart ayarları bulabilirsiniz. Örneğin Pentium 120 işlemcisi için anakartın saat hızı 60 MHz, saat çarpanı da 2x olarak seçilmelidir. Eğer saat hızı 66 MHz seçilirse, işlemci 133 MHz hızında çalışmaya zorlanır ve uzun vadede zarar görebilir. Cyrix 6x86 işlemciler, Pentium'ların aksine, saat hızına göre değil genel performansa göre adlandırılmaktadır. Örneğin 6x86 P200+ işlemcinin dahili çalışma hızı 150 MHz'dir, fakat sağladığı performansın Intel Pentium 200'e karşılık geldiği iddia edilmektedir. İş uygulamaları üzerinde yapılan testler, 6x86 P200+ işlemcisinin gerçekten Pentium 200'den daha yüksek performans verdiğini göstermiştir. (Bkz. PC World Ekim'96) Bu farkın en önemli nedeni, harici hızın 66 yerine 75 MHz olmasıdır. AMD'nin K5 işlemcilerinde, PR120'nin PR90 ile, PR133'ünde PR100 ile aynı hızlarda çalıştığı görülüyor. Aradaki fark, PR120/133 işlemcilerin daha gelişkin olan iç yapısından kaynaklanıyor. K5 işlemciler için anakarttan saat çarpanını değiştirmeniz önem taşımıyor çünkü içsel olarak sabitlenmiş çarpan değerlerini kullanıyorlar.

Görüntü

Aynı PC üzerinde iki ekran kartı kullanabilir miyim?

GEÇMİŞTE, bunu yapmak için tek seçenek bir Hercules sınıfı monokrom kart ve bir renkli (CGA, EGA veya VGA) kart kullanmaktı. Çünkü tüm renkli kartlar aynı adres alanını kullanırlar. Çoğu DOS yazılımı aynı anda bunların sadece birini (MODE komutu ile geçiş yaparak) kullanabilir. Bazı bug düzelticiler ve CAD programları bu tür ikili görüntü sistemini destekler. Ancak işe yaraması için VGA kartınızın ayarlarını değiştirerek 8-bit modunda çalışacak şekilde ayarlamanız gerekir. Windows da bu şekilde ayarlanabilir. Bunun için SYSTEM.INI dosyasının [386Enh] bölümüne DualDisplay=TRUE (or ON) satırını eklemeniz gerekir. Bir DOS komut satırı penceresi açıp MODE MONO komutunu verirseniz, komut satırı monokrom monitörde görünür. Aynı VGA adres alanını paylaşmayan, TIGA, 8514A, Hercules InColor Card gibi ekran kartları vardır. Ancak bunları destekleyen yazılım pek yoktur. Çoğu EISA ekran kartının adresleri değiştirilebilir video çıkışları vardır ve bu kartlar uygun sürücülerle gelir. Birden fazla VGA yonga seti bulunan ve tek bir VGA kartı gibi davranan, özel sürücülü az sayıda ekran kartı da vardır. Ancak bunlar pahalıdır ve piyasada bulunmayabilir. Günümüzde her tür özelliği üzerinde barındıran gelişmiş ekran kartları bulunmaktadır. Bunlar, CAD uygulamalarında olduğu gibi iş uygulamalarında ve oyunlarda iyi sonuçlar vermeye yeterlidir. Bu yüzden iki ekran kartını bir PC'de kullanmak için çözüm aramak yerine bu kartlara yönelmeniz daha akıllıca olacaktır. Öte yandan bir ekran kartı ile iki monitör kullanımına yönelik çözümler vardır. Özellikle CAD kullanıcıları iki monitörle çalışma ihtiyacı duyabilir. Bunun nasıl yapılacağı ise aşağıda cevaplanmaktadır.

Ekran kartıma birden fazla monitör takabilir miyim?

BUNUN için VGA sinyal dağıtıcısı (signal splitter) veya görüntü dağıtım ampfilikatörü (video distribution amplifier) kullanılmaktadır. Ucuz değillerdir, ancak iyi sonuç verirler. VGA veya SVGA için tasarlanmış görüntü dağıtıcıları, görüntüyü uygun bant genişliğine çıkarır ve bu görüntünün iki monitöre verilmesi için özel kablolama düzeneğine sahiptir. Çift monitör kullanırken, özellikle CAD uygulamalarında farenin okunu bir monitörden diğer monitöre geçirebilirsiniz. CAD kullanıcıları genelde sık kullandıkları araç çubuklarını bir monitörde tutup, çizim üzerindeki çalışmalarını diğer monitörde gerçekleştirirler. Veya bir monitörde çizimin detayı, diğerinde geneli görüntülenebilir. Bu tür ihtiyaçlar için uygun çözümü CAD yazılım ve donanım satıcılarında bulabilirsiniz. Öte yandan CAD ve grafik amaçlı uygulamalar dışında çift monitör kullanmanın fazla bir pratikliği yoktur.

Monitörlerde tak-çalıştır özelliği nasıl sağlanır?

VESA adlı kuruluşun belirlediği DDC (Display Data Channel) standardı, monitör kablosundaki boş pinlerden faydalanarak bilgisayar ile monitör arasında bir iletişim kanalı tanımlamaktadır. Tak çalıştır özellikli bir monitör, DDC kanalı üzerinden kendi modelini ve özelliklerini, çeşitli çözünürlüklerde desteklediği ekran tazeleme frekanslarını, ekran kartına bildirebilir. Yalnız bunun çalışabilmesi için, monitörle birlikte ekran kartının da DDC uyumlu olması gereklidir. DDC standardının bir kaç versiyonu vardır: DDC1, monitörün ekran kartına bilgi aktarmasını sağlayan tek yönlü bir iletişime, DDC2 ise ekran kartı ve monitörün çift yönlü haberleşmesine izin vermektedir. DDC2B varyasyonu tak-çalıştır özelliğinin monitörlere kolayca eklenebilmesi için düşünülmüştür. DDC2AB ise renk kalibrasyonu gibi daha gelişkin işlevler sunmaktadır. DDC kanalı BNC girişi bulunan monitörlerde kullanılamaz, çünkü 15-pin D-tipi VGA konnektörüne ihtiyaç vardır. Ayrıca DDC, şu anda sadece Windows 95 platformunda desteklenmektedir. Eğer bu şartlar mevcutsa ve monitörünüzün tak çalıştır özelliğini kullanamıyorsanız, suçu ekran kartınızın DDC uyumlu olmamasında aramalısınız. Windows 95, normalde, monitör modelini algılamalı ve ekran tazeleme frekansını otomatik olarak seçmelidir.

Ekran kartlarının hızını belirleyen faktörler nelerdir?

EKRAN kartlarının hızı, öncelikle ekran belleğinin performansından etkilenir. Ekran belleğine, grafik işlemcisi ve RAM DAC birimleri erişir: Grafik işlemcisi belleğe yazar, RAM DAC birimi de bellekteki bilgileri sürekli okuyarak monitöre uygun sinyallere dönüştürür. DRAM tipi bellekle bu iki işlem aynı anda yapılamaz ve beklemeler oluşur. Dolayısıyla, yüksek performans arayanların tercihi DRAM bellekli ekran kartları olmamalıdır. Ekran kartı üreticilerinin bir kısmı, çözümü VRAM (Video RAM) tipi bellek kullanmakta bulmuştur. VRAM'ın çift uçlu olması sayesinde, iki birimin aynı anda belleğe erişmesi birbirini etkilemez. Ancak VRAM oldukça pahalıdır. Çeşitli ekran kartı üreticileri, kendi kartları için özel VRAM bellekler üretmektedir. Örneğin WRAM, Matrox'un geliştirdiği bir daha ekonomik bir VRAM türüdür.Bazı ekran kartlarında, DRAM'den daha performanslı ama VRAM kadar pahalı olmayan EDO RAM tipi bellek kullanılmaktadır. Ancak yüksek ekran tazeleme frekanslarında RAM DAC'nin belleğe erişim sıklığı artar ve performans bundan olumsuz yönde etkilenir. Bu nedenle, yüksek ekran tazeleme frekanslarında VRAM'in performansı daha yüksektir. Bellek tipi dışında, ekran kartının üzerindeki veriyolu genişliği de hızı etkiler. Birkaç yıl önce yüksek teknoloji kabul edilen 32-bit ekran kartları, bugün yerini 64 hatta 128-bit'e bırakmıştır. Veriyolu genişliğinin iki veya dört kat artması, bellek hızının da aynı oranlarda artmasını sağlar. Bu çözüm yolu, pahalı VRAM bellek kullanmaya göre daha yüksek bir fiyat/performans oranı sunmaktadır.Dikkat edilmesi gereken bir nokta, çoğu ekran kartında 32-bit veriyolu genişliğine sahip 1 MB'lık bellek birimlerinin kullanılmasıdır. Eğer ekran belleği 1 MB ise, grafik işlemcisi 64 bit çalışsa bile belleğe 32-bit genişliğinde erişilir. Dolayısıyla söz konusu ekran kartlarının en az 2 MB bellekli olanları tercih edilmelidir. 128-bit işlemcili ekran kartlarında bu olumsuz durumun meydana gelmemesi için, bellek miktarı 4 MB olmalıdır. Diğer taraftan, Hercules firması MDRAM adlı özel bir bellek tipi üreterek bu zorunluluğu ortadan kaldırmıştır.Bellek erişimini hızlandırmanın kolay bir yolu, işlemci/bellek/RAM DAC birimlerinin çalıştığı saat frekansını yükseltmektir. Bu durumda 100 MHz gibi hızlarda çalışabilen özel bellek türleri kullanılmalıdır. Örneğin MDRAM, ve özel bir SDRAM tipi olan SGRAM, bu yüksek hızlara uyum sağlayabilen bellek tipleridir. Bellek performansı dışında, grafik işlemcisinin hızlandırma yetenekleri de büyük önem taşır. 2 ve 3 boyutlu grafik işlemlerini, MPEG ve video oynatımını hızlandırıcı yeteneklere sahip grafik kartları üretilmiştir. Hızlandırmanın devreye girebilmesi için yazılım desteği şarttır. Ekran kartı satın alırken hangi işletim sistemi ve uygulamalarda hızlandırma sağlandığı araştırılmalıdır.

Multimedia

Anakartımda birden fazla IDE portu var. Hangisini kullanmalıyım? CD sürücümü hangi IDE portuna bağlamalıyım?

SİSTEMİNİZDE iki IDE bağlantısı varsa önce bunların etiketlerini okuyun veya anakart kullanım kitapçıklarına bakın. Nadiren de olsa bir tanesi PCI, diğeri ISA veriyolu üzerinde bulunabilir. Doğal olarak PCI veriyolu daha hızlıdır ve bunu kullanmalısınız. Ayrıca ses kartı üzerinde de IDE bağlantısı bulunabilir. Ses kartları ISA veriyolunu kullandığı için bunlara sabit disk bağlanmamalıdır. Sisteminizde birden fazla IDE portu varsa ve iki sabit diski birarada kullanmayı planlıyorsanız, her biri için ayrı IDE bağlantısı kullanmak yerine, birinden çıkan IDE kablosunu diğerine de takarak aynı IDE portuna bağlanmalarını sağlayın. Ancak CD sürücünüzü sabit disk ile aynı IDE portuna bağlamanız performansını düşürecektir. CD sürücünüzü anakart üzerindeki ikinci IDE portuna veya ses kartı üzerindeki IDE portuna bağlayabilirsiniz.

Yeni bir ses kartı aldım. Windows 95 kartımı tanıdı, ancak seslerde problem yaşıyorum. Ayrıca DOS'ta oyun CD'lerim sesli çalışmıyor. Ne yapmalıyım?

BU çok genel bir soru, ancak bazı detayları kontrol ederek, ses kartı kökenli çoğu soruna çözüm bulunabilir. Öncelikle, sisteminizde daha önceden bir ses kartı bulunuyorsa, herhangi bir çakışmayı önlemek için bunların sürücülerini kaldırdığınızdan emin olun. Windows 3.x'te ses kartı sürücülerini Denetim Masası/Sürücüler bölümünden, Windows 95'te ise Denetim Masası/Sistem/Aygıt Yöneticisi bölümünden kaldırabilirsiniz. Ancak hatırlatmakta fayda var: Yanlış bir şeyleri kaldırmanız halinde Windows başka sorunlar çıkarabilir. Bu yüzden tüm kullanıcılara önerimiz tüm programlarının orijinal disket veya CD'lerini ve işletim sistemine çeşitli donanımları doğru tanıtabilmek için bunların donanım sürücülerini saklamalarıdır. Windows 3.x'te ses kartı sürücülerini kullanım kitaplarında anlatıldığı şekilde doğru yüklerseniz bir sorunla karşılaşmazsınız. Günümüzde çoğu ses kartının kurulum programları, gerekli IRQ ve DMA kanallarını otomatik tanımakta ve sorun çıkarmamaktadır.Windows 95'te ise bu kural genelde geçerli olmakla birlikte, bazı noktaları da kontrol etmek gerekebilir. Örneğin yeni oyunlar DirectX ses sürücülerini otomatik olarak kurmaktadır. Yeni ses kartınızın sürücülerini kurmadan önce bu sürücüleri de kaldırmanız gerekebilir. İkinci bir nokta, ses kartının sahip olduğu tüm özelliklerin aktif hale getirilip getirilmediğidir. Bunun için öncelikle kullanım kitapçıklarına bakarak kartınızın özelliklerini tanımaya çalışın. Daha sonra Windows 95'te araç çubuğunun sağ tarafındaki hoparlör simgesine çift tıklayarak Volume Control diyalog kutusunu açın ve Seçenekler*Özellikler komutunu çalıştırın. Burada ses kaydı, kayıttan çalma, mikrofon vs. için gerekli seçenekleri aktif hale getirebilirsiniz. Aynı diyalog kutusunda Seç onay kutularının da işaretli olmasına dikkat edin. Tüm bunlara karşın ses kartınız sorun çıkarıyorsa, kurulum disketlerinden sürücülerini tekrar yüklemeyi deneyin. Donanım arızası yoksa büyük olasılıkla sorun çözülecektir.Windows 95 çoğu ses kartını otomatik tanıyıp sürücülerini yüklemesine karşın, bu, kartın DOS sürücülerinin de yüklendiği anlamına gelmez. Bazen kartla birlikte gelen disketlerdeki program hem Windows 95, hem DOS sürücülerini yükler. Ancak farklı bir durum söz konusuysa, Windows 95 başlamadan F4 tuşu ile DOS'a geçmeli ve ses kartınızı DOS komut satırından tekrar yüklemelisiniz. Böylece DOS'un kullandığı AUTOEXEC.BAT ve CONFIG.SYS dosyalarında gerekli değişiklikler yapılır. Ayrıca unutmayın: ses kartlarının sürücüleri de yenilenir, hatta bazı bugları düzeltmek için yamalar çıkabilir. Internet erişiminiz varsa ses kartını üreten firmanın Web sitesini kontrol etmekte fayda var.Sorun müzik CD'lerinden kaynaklanıyorsa, her zaman hatırlattığımız gibi, CD sürücü ile ses kartı arasındaki audio bağlantısının doğru yapılıp yapılmadığını kontrol edin. Bazı ses kartlarında, farklı CD sürücü türleri için audio kablosu giriş yeri bulunur. Audio kablosunu, CD sürücünüze uygun girişe bağladığınızdan emin olun. CD sürücü ile ses kartını ayrı almışsanız, ses kartından çıkan audio kablosu CD sürücünün girişine uygun olmayabilir; bu durumda uygun bir audio kablosu bulmanız gerekecek.

CD sürücüm zaman zaman çok ağır çalışıyor ve bazı yazılabilir CD'leri (CDR) okuyamıyor. Sorun nerede?

ÜZERİ çizilmiş CD'lerde bu tür sorunlar yaşanır. CD sürücü, çizilmiş noktayı okuyabilmek için yavaşlar. Ancak çoğu CD sürücü eski hızına geri dönmeyi unutur. Yani, küçük bir yer çizik olsa bile toplam performans düşebilir. Ayrıca çok soğuk bir ortamda bekledikten sonra sıcak ortamda CD sürücüye takılan CD'ler üzerinde okumayı önleyen buharlaşmalar olabilir. CD'lerinizi kuru, tüy yapmayan bir bezle, CD üzerindeki izlerin yönünde dairesel hareketlerle temizleyebilirsiniz.Yazılabilir CD'lerin okunamaması problemi, CD yazıcıların çoğalması ile birlikte çok şikayet edilen ve açıkçası kesin nedenleri saptanamamış bir problemdir. CD sürücü üreticileri sorunun kendi sürücülerinden kaynaklandığını kabul etmemektedir. Yazılabilir CD'lerde deneyim kazanmış kişiler bazı CD markalarının sorun çıkardığını ileri sürseler de, bu kesinolarak kanıtlanamamıştır. CD sürücülerin lazer okuyucularının çok hassas olduğunu unutmamak gerekir. CD yazım işlemi (teknik tabirle ' yakma' işlemi) sırasında oluşan bir problem buna neden olabilir. Internet tartışma forumlarında kimi kişilerce, bazı yazılabilir CD'lerin saydam olduğu ve lazer ışınını geçirdiği ileri sürülmekte, CD'nin üzerine ikinci bir CD konularak veya üzeri bantlanarak çalıştırılması önerilmektedir. Bu son derece yanlış bir uygulamadır ve CD'ler gibi CD sürücünün de bozulmasına yol açabilir. Bazı yazılabilir CD'lerin bazı CD sürücülerde çalışıp bazılarında çalışamaması şöyle açıklanabilir: CD sürücünün lazer aygıtı, CD yüzeyinin altında, lazerle ' yakılarak' oluşturulmuş izlerdeki verileri okur. Bu verilerin düzgün okunabilmesi için hem izlerin hassaslıkla oluşturulmuş olması, hem de CD sürücü lazer ışığının bu izlere iyi odaklanması gerekir. CD yazıcıların ve CD sürücülerin fabrika ayarları değiştirilemez, ancak aşırı tozlanma lazer lensin üzerinin kapanmasına neden olabilir. Lens üzerine kesinlikle dokunmamak gerekir, ancak zaten standart CD sürücülerde bu lense erişilemediği için, temizleme işlemini teknik servislere bırakmak daha yerinde olur.Yazılabilir CD'lerin doğru okunamamasının en önemli nedeni, yazım (yakma) işlemi öncesinde ve işlem sırasında yapılan hatalardır. Yazma işleminde verilerin bilgisayar sabit diskinden düz bir ' string' halinde ve kesintisiz gönderilmesi çok önemlidir. Yazma işleminden önce sabit disk mutlaka defrag edilmelidir. Böylece sabit diskin çeşitli yerlerine dağılmış dosyalar bir hizaya gelir. Yazma işlemi sırasında ise kesinlikle başka bir program çalıştırılmamalı, hatta PC'nin klavye tuşlarına bile dokunulmamalıdır. Bu tür müdahaleler veri akışının kesilmesine veya düzensiz ilerlemesine neden olabilir.

Ses kartımın full duplex özelliğine sahip olduğunu nasıl anlarım? Bu ne işe yarar?

SES kartlarında full duplex özelliği, ses çalarken aynı anda kayıt yapabilmeyi sağlar. Bu yeteneğe sahip olmayanlar half duplex olarak nitelendirilir. Full duplex bir ses kartınız varsa, Internet üzerinden sesli görüşmeleriniz sırasında, konuşurken aynı anda karşıdaki kişinin sesini duyabilirsiniz. Eğer kullandığınız yazılım full duplex seçeneğini açmanıza izin vermiyorsa, ses kartınız büyük ihtimalle half duplex'tir. Half duplex görüşmelerde, bir telsiz görüşmesinde olduğu gibi, aynı anda sadece bir kişi konuşabilir. Bu durumda sırayla konuşmak ve konuşmadan önce bir düğmeye basmak zorunda kalırsınız. Ses kartınızda full duplex özelliğinin çalışıp çalışmadığını kolayca deneyebilirsiniz. Bunun için Windows'un ses kayıt aracından iki tane çalıştırmanız, birisinde kayıt birisinde çalma işlemlerini başlatmanız yeterlidir. Bir hata mesajıyla karşılaşmazsanız full duplex özelliği çalışıyor demektir. Eğer hata mesajı alırsanız, sorun ses kartının yazılım sürücüsünde olabilir. Ses kartınızın en son sürücülerini temin etmeye çalışın ve yükleyip tekrar deneyin. Ses kartınızında full duplex yeteneği bulunup bulunmadığını şu şekildeanlayabilirsiniz: Windows 95'te Denetim Masası * Sistem kısmında, ses kartının kullandığı DMA kanallarının sayısına bakın. Full duplex için, ses kartı iki adet DMA kanalı kullanıyor olmalıdır. Aksi halde yazılım sürücüsünü yenilemek bir fayda getirmeyecektir.

Ses kartlarında 3 boyutlu ses efektleri nasıl elde edilir, bunun stereo sesten üstünlüğü nedir?

STEREO ses, iki mikrofondan kaydedilmiş sesin iki hoparlörden çalınması temeline dayanır. İnsanların iki kulağı olduğuna göre bu oldukça mantıklı bir yaklaşımdır. Ancak stereo tam anlamıyla gerçekçi bir ses deneyimi yaşatamaz, sadece sesin iki hoparlör arasındaki düz bir hat üzerinde istenilen noktadan gelmesini sağlayabilir. Sese üçüncü boyutu kazandırmak için surround sound adlı bir sistem geliştirilmiştir.Surround sound, stereo'daki iki kanal yerine, dört veya beş adet kanal kullanır. Ses kayıtları dört veya beş mikrofonla yapılır ve yine dört veya beş hoparlörden çalınır. Dinleyicinin bu hoparlörler tarafından çevrelenmesiyle, sesin ön veya arka taraftan gelmesi mümkün olur. Ancak surround sound sistemi biraz pahalıdır ve mevcut stereo kayıtlarda pek bir fayda sağlamaz.Daha iyiyi elde etmek için çalışmalar sürdürülmüştür. İnsanın işitme duyusu üzerinde yapılan araştırmalar sonunda, sadece iki hoparlör kullanılarak sese üçüncü boyut kazandırılabileceği anlaşılmıştır. İnsan beyni ses kaynağının yönünü tayin edebilmektedir, çünkü aynı ses farklı yönlerden geldiğinde kulak ve kafanın şekline bağlı olarak frekans karakteristiği değişmektedir. Bu olgudan faydalanılarak SRS sistemi geliştirilmiştir. SRS ile sesin üç boyutta istenilen yönden geldiği hissi oluşturulabilmektedir. Bazı ses kartlarında SRS benzeri üç boyutlu ses oluşturma yeteneği bulunmaktadır. Bunun güzel bir uygulama alanı üç boyutlu grafikler içeren oyunlardır. DOS oyunlarında, 3D grafik kartlarında olduğu gibi, 3D ses kartlarının da özel olarak desteklenmesi gerekir. Yakın gelecekte sayılarının artması beklenen Windows 95 oyunlarında ise, DirectX arabirimi sayesinde bu sorunlar ortadan kalkacaktır.

VideoCD'lerdeki filmleri kaliteli olarak izlemek için neler gereklidir?

VIDEOCD'LER üzerindeki filmler, MPEG1 algoritmasıyla sıkıştırılmıştır. MPEG1 sıkıştırmasını donanımdan çözen kartlardan satın alarak, VideoCD'leri tam ekran boyutunda izleme imkanına kavuşabilirsiniz. MPEG kartları sisteme fazla yük getirmediği için, düşük performanslı PC'lerde bile kaliteli ve hızlı sonuçlar vermektedir. Buna karşın MPEG kartlarının popülerliği azalmaya başlamıştır. Bir genişleme yuvası gerektirmeleri ve ekran kartıyla uyumsuzluk çıkarabilmelerinin bunda payı vardır. Bu tip sorunlar yaşamak istemiyor ama performanstan vazgeçmiyorsanız, üzerine MPEG çözücü modül takılabilen ekran kartlarından satın alabilirsiniz.Daha ekonomik bir seçenek, MPEG hızlandırma özelliği olduğu belirtilen bir ekran kartı kullanmaktır. MPEG hızlandırıcılı ekran kartları, sıkıştırılmış veriyi çözme görevini CPU'nun üzerinden almaz, bu nedenle minimum Pentium/100 tabanlı bir PC gereklidir. Bu ekran kartları, görüntünün ekrana getirilmesi ve ölçeklendirmesi işlemlerini hızlandırır. Grafik işlemcilerinde YUV ile RGB renk formatları arasında dönüşüm yapma, pencereyi x ve y eksenlerinde büyütme gibi özellikler bulunur. Böyle bir ekran kartı alırken, Windows 95 için DirectDraw sürücüsü ve MPEG oynatma yazılımının beraberinde verilmesine dikkat etmelisiniz.Eğer Windows 95'te VideoCD'lerin çok yavaş oynatıldığından şikayetçiyseniz, sorun büyük olasılıkla Windows 95'te belirli durumlarda ortaya çıkan bir hatadan kaynaklanıyordur. Bu sorun Microsoft'un IOSUPD adlı yamasıyla giderilebilir. (PC World Online'da mevcuttur.)Eğer filmi küçük bir pencere içinde yeterli kalitede oynatabiliyorsanız, ama tam ekran boyutuna büyüttüğünüzde saniyedeki kare sayısı düşüyorsa, ekran kartınız yeterince hızlı değildir veya Windows 95 sürücüleri doğru yüklenmemiştir. Yavaş bir ekran kartına sahipseniz, ekran çözünürlüğünü 640x480 gibi düşük bir değere getirmeyi ve renk sayısını 256'ya indirmeyi deneyebilirsiniz.

İletişim

Dahili modemimi bir türlü sistemime tanıtamıyorum. COM portlarında veya IRQ'lerde sorunlar olabileceğini duydum. Bu konuyu açar mısınız?

BİLGİSAYARINIZDA yalnızca 4 COM portu vardır. Bunlar çoğunlukla 3. ve 4. IRQ kanallarını kullanırlar.Aynı IRQ kanalını kullanan iki aygıtınız olmamalıdır. IRQ çakışması başlangıçta belirgin bir probleme yol açmıyor gibi görünse bile, olası takılmaların ve performans düşüklüklerinin nedenidir. Modern dahili modemler 5. ve 7. IRQ kanallarını da kullanmanıza izin verir. Ancak çoğu sistem için bunun yararı yoktur. IRQ 5'i ses kartı, IRQ 7'yi yazıcı işgal eder. Ses kartınızın ayarlarını değiştirebilirsiniz, ancak bu pek kolay değildir ve ilave sorunlara yol açabilir. Bunun için ses kartının kitapçığına göre jumper değişikliği yapmanız, CONFIG.SYS ve AUTOEXEC.BAT dosyalarındaki ayarları değiştirmeniz, sonra da Windows sürücülerini yeniden tanımlamanız gerekir. Sonra bir bakarsınız ses kartınız çalışmaz, çünkü yeni IRQ'yu başka bir aygıt kullanıyordur. Yapmanız gereken ilk iş sisteminizde hangi COM portlarının önceden tanımlı olduğunu bulmaktır. Bunu DOS boot etmeden ekrana gelen mesajlardan, Windows 3.x ile gelen ve DOS altında çalışan MSD programını çalıştırarak veya Windows 95 kullanıyorsanız Denetim Masası/Sistem/Aygıt Yöneticisi/Bağlantı Noktaları bölümünden görebilirsiniz. (MSD programı COM portlarının numarası hakkında yanılabilir, bellek adreslerine bakmalısınız.)Fareniz standart olarak COM 1'i kullanır. Dahili modem için default ayar ise COM 2, IRQ 3'dür. Modem kitapçığına bakarak modemde bunun için gereken jumper ayarını öğrenebilirsiniz. Modemi takmak için bilgisayarının fişini çıkarın ve kasasını açın. Modemi diğer kartlardan mümkün olduğunca uzak olan yarığa takmanız önerilir. Özellikle ekran kartının hemen yanındaki yarığa takmaktan kaçının.Bilgisayarınızda COM 2 portu zaten tanımlıysa, bunu kapatmanız gerekir, çünkü dahili modem üzerindeki COM 2 portunu kullanacaksınız. Mevcut COM 2'yi CMOS SETUP'dan ' disable' edebilirsiniz. Bu seri port bir I/O kartı veya eski bir anakart üzerindeyse anakart kitapçığına bakıp jumper veya DIP switch ayarları yapmanız gerekir. Bu, bilmeyenler ve kitapçıklarını kaybedenler için zorlu bir uğraştır ve pek çok deneme yanılma yapılmasını gerektirebilir. Siz en iyisi yaptığınız her şeyi not alın. COM 2'yi kapatabildiyseniz modeminizi yukarıda anlatıldığı gibi takın. Modeminiz COM 2'de çalışmıyorsa COM 4'ü deneyin. Modeminizle birlikte COM 4 portunu tanımlamanızı sağlayacak bir yazılımın da geliyor olabileceğini unutmayın.

Bilgisayarımda Windows 95 ve multimedia donanımı var. Bir ethernet kartı alarak Windows 3.11 yüklü ve yine multimedia donanımı olan eski bilgisayarımla bağlantı kurmak istedim. Bir türlü ethernet kartını tanıtamadım. Ne yapmalıyım?

YİNE klasik bir IRQ çakışması sorunu ile karşı karşıyayız. Bu sorun biraz karmaşık bir sistem kurmak isteyen çoğu kullanıcının başına gelir. IRQ ayarlarının nasıl yapılacağı donanım el kitaplarında açıkça anlatılır. Ağ kartı ile gelen disketlerde bir diagnostik programı da verilerek hangi IRQ'yu kullandığı görülebilir. Özellikle Windows 95'in Tak ve Çalıştır özelliğine fazla güvenmeden bu programın söylediği IRQ tercih edilmelidir. Ancak bu bilgilerin de bir işe yaramadığı zamanlar olabilir. Bunun nedeni, multimedia donanımı ile olan IRQ çakışmalarıdır. Ses kartı, CD-ROM gibi multimedia donanımları default olarak tanımlanan IRQ'leri kullanarak, ağ kartının kullanacağı IRQ'yu işgal edebilirler. Bu sorunun çözümü sisteme önce ağ kartını sonra ses kartını ve CD sürücüyü tanıtmaktan geçer. Böylece ağ kartı kendine uygun IRQ'ye yerleşecek, multimedia donanımları ise boş buldukları uygun IRQ'ye geçecektir.

Windows modemlerinin diğer modemlerden farkı nedir?

GELENEKSEL modemlerin sistemle olan veri alışverişini UART adındaki yongalar sağlar. Modem COM port'una bağlanıyorsa, anakart veya giriş/çıkış denetleyicisi üzerindeki UART yongası devrededir. Dahili bir modem ise UART yongasını kendi üzerinde barındırır. Herhangi bir DOS veya Windows yazılımı UART yongasına ulaşarak modemi kullanabilir.Bazı dahili modemlerde, maliyeti düşürmek amacıyla, UART yongası kaldırılmış ve yonganın görevi yazılıma yüklenmiştir. Bazılarında donanımdan veri sıkıştırma ve hata düzeltme yetenekleri de aynı şekilde kaldırılmıştır. Özetle, bir modemin sadece Windows ortamında çalıştığı belirtiliyorsa, bazı özellikler donanımda mevcut değil ve Windows yazılım sürücüsünden sağlanıyor demektir. Windows ortamında bunun önemli bir sakıncası yoktur. Ancak DOS altında çalışan bir terminal programı kullanacaksanız, veya modem destekli DOS oyunlarında turnuvalara katılıyorsanız bu tip modemleri tercih etmemelisiniz.

Modemlerdeki speakerphone özelliği nedir?

BAZI telefon cihazlarında da görmüş olabileceğiniz speakerphone özelliği, ahizeyi kaldırmadan telefon görüşmesi yapmayı sağlar. Ancak bunu uygulamak, ahize yerine bir mikrofon ve hoparlör bağlamak kadar basit bir iş değildir. Ses seviyesi yükseltildiğinde geri besleme nedeniyle istenmeyen sesler oluşabilir, arka plan gürültüsü ve ses yankıları kaliteyi düşürür ve kullanıcı mikrofondan uzaklaştıkça ses duyulmaz hale gelebilir. Bu problemleri gidermek için, belli bir anda tek kişinin konuşabilmesi şeklinde ucuz çözümlere gidilmiştir. Half duplex denilen bu speakerphone tasarımında, kimin konuşup kimin susacağını cihaz ses seviyesine bakarak ayarlamaya çalışır. Fakat kullanıcı genellikle kısa sürede bundan rahatsız olur ve ahizeye geçmeyi tercih eder. Full duplex speakerphone tasarımı ise, görüşme yapan iki kişinin aynı anda konuşmasına izin verir. İyi bir full duplex sistemi, iki kişinin aynı oda içinde karşılıklı konuştuğu izlenimini yaratır, ses seviyesine göre ayarlamalar yapar, gürültü ve yankı gibi istenmeyen etkileri en aza indirir. Bunun için DSP denilen işlemciler kullanılmaktadır, yani ses sinyalleri sayısal formata dönüştürülerek işlenmektedir. Yeni modemlerde speakerphone özelliğinin bulunma ihtimali yüksektir. Satın alırken full duplex olup olmadığını ve ses kalitesini kontrol etmeniz de faydalı olacaktır.

  ELEKTRONİK

nigde.jpg (6097 bytes)

LİNKLER
PC OKULU DONANIM
TEZLER EĞLENCE
ISS LER YARARLI BİLGİLER
Türkcell Mesaj Akbank İnternet Şubesi Ehliyet Ceza Puanı
Telsim Mesaj Döviz Kurları Araç Vergi Borcu
Hotmail Borsa Günlük Tablo Borsa Endeksler
Altavista Borsa Günlük Kapanış Turknet / Akbank Mail